Peter Singer ve Küresel Yoksulluk: Ahlaki Sorumluluğumuz
- Alp

- 7 Tem
- 4 dakikada okunur
“Mutlak yoksulluk sadece ekonomik değil, ahlaki bir meseledir.” — Peter Singer
Dünyada milyonlarca insan, temiz suya, yeterli gıdaya ve temel sağlık hizmetlerine erişemeden yaşam mücadelesi veriyor. Bu durum sadece ekonomik bir sorun değil, küresel bir ahlaki kriz. Peki, bu düzeydeki yoksulluğu sona erdirmek mümkün mü?
Kısa cevap: Evet.
Bu yazıda filozof Peter Singer’ın görüşlerinden yola çıkarak, mutlak yoksullukla mücadelede bireysel sorumluluğumuzu, etkili yardım yollarını ve ortaya çıkan etik soruları birlikte ele alıyoruz.
Dora’nın Hikayesi: Küresel Yoksulluk Üzerine Ahlaki Bir Test
Peter Singer, bize sık sık ahlaki yargılarımızı sorgulatan senaryolar sunar. Bunlardan biri, Brezilya yapımı Central Station filminden uyarlanan Dora hikayesidir:
Dora, emekli bir öğretmen. Okuma yazma bilmeyen insanlar için mektup yazarak geçimini sağlıyor. Bir gün 1.000 dolar kazanma fırsatı buluyor. Yapması gereken tek şey, 9 yaşındaki evsiz bir çocuğu, kendisine verilen adrese kadar götürmek. Dora’ya, çocuğun zengin bir aileye evlatlık edileceği söyleniyor. Çocuğu teslim ediyor, parasını alıyor ve bunun bir kısmıyla kendine yeni bir televizyon satın alıyor.
Ancak komşusu, çocuğun aslında evlatlık edinilemeyecek kadar büyük olduğunu, büyük ihtimalle organlarının alınacağını ve öldürüleceğini söylüyor. Dora, belki bunu baştan beri biliyordu. Ancak artık yüksek sesle dile getirildiğinde, derin bir vicdan azabı hissediyor. Ertesi sabah, çocuğu kurtarmak için harekete geçiyor.

Dora’nın, komşusuna dönüp şöyle dediğini düşünün: “Dünya zaten zalim bir yer. Diğer insanların televizyonları var, benim yoktu. Eğer bir televizyon almanın tek yolu bir çocuğu satmaksa, bunu yapardım.” Böyle bir durumda seyircinin gözünde canavara dönüşürdü. Dora’nın kendini affettirmesi ancak ciddi riskler alarak çocuğu kurtarmasıyla mümkün olurdu.
Bu Hikayede Bizim Yerimiz Neresi?
Peter Singer’a göre, Dora’nın yaptığı şey bizi de doğrudan ilgilendiriyor. Çünkü çoğu insan, Dora'nın bir çocuğun ölümüne neden olmasını ahlaken korkunç bulsa da, kendisi de günlük hayatında benzer tercihler yapıyor. Gelirimizin büyük kısmını lüks tüketim ürünlerine harcıyoruz—tatiller, pahalı yemekler, gereksiz alışverişler...
Singer’a göre bu kişiler oysa aynı parayı, yaşamla ölüm arasında ince bir çizgide olan çocukları kurtarabilecek etkili yardım kuruluşlarına bağışlayabilirlerdi.
“Yardım Etmemek” Ne Zaman Ahlaken Yanlıştır?
Peter Singer burada rahatsız edici bir soru soruyor:
“Yeni televizyon almak için bir çocuğu satan biriyle, elindeki fazla parayı lüks harcamalara ayıran ama yardıma muhtaç çocukları görmezden gelen biri arasında ne fark var?”
Singer, fiziksel mesafe veya kişisel tanışıklığın ahlaki sorumluluğumuzu azaltmadığını savunuyor. Eğer bir çocuğun hayatını düşük maliyetle kurtarabilecek durumdaysak ve bunu yapmıyorsak, bu da ahlaken sorgulanabilir bir davranıştır.
Çocuk ölüyor mu? Evet. Parayla kurtarılabilir miydi? Evet. O zaman iki eylem de aynı derecede yanlış olabilir.
Biraz ileri taşıyalım bu düşünceyi.
Bob ve Bugatti Deneyi: Kurgusal mı, Gerçek mi?
Peter Unger’ın 1996 tarihli Living High and Letting Die adlı kitabında sunduğu Bob örneğini düşünelim: Bob, emekliliğini güvence altına almak için çok ender bulunan bir Bugatti almıştır. Bir gün arabasını bir demiryolunun yakınına park eder. Bir süre sonra, kontrolden çıkmış bir trenin raylarda ilerlediğini ve rayların ilerisinde küçük bir çocuğun olduğunu fark eder. Bob, treni durduramaz ama rayların yönünü değiştirip trenin Bugatti’sine çarpmasını sağlayabilir – böylece çocuk kurtulacaktır. Ancak Bob bunu yapmaz. Bugatti’sini feda etmek istemez. Ve çocuk ölür.

Bu örnek karşısında çoğumuz öfke duyarız. Bob’un davranışını bencil, hatta iğrenç buluruz. Ama Singer bizi burada durdurur:
Siz de aynı şeyi yapmıyor musunuz?
Bugatti değil belki ama yine de fazla lüks eşyalar alıyor, dışarda yemek yiyor, tatile çıkıyoruz. Oysa 200 dolarlık bir bağış, bir çocuğun hayatını kurtarabilir. Eğer bunu bildiğimiz halde yapmıyorsak, aramızdaki fark ne?
Peki, Ne Kadar Bağış Yapmalıyız?
Singer, burada çizgiyi zorlayıcı şekilde çekiyor. Çünkü bu örnek yalnızca 200 dolarlık bir bağıştan bahsetmiyor. Her yeni 200 dolarlık bağış, yeni bir hayat kurtarabilir. O zaman ne zaman durmalıyız? Elimizde hiçbir şey kalmayana kadar mı? 200 dolarla bir çocuğu kurtardıktan sonra, 200 dolar daha biriktirip bir çocuk daha kurtarmak için dışarıda yemek yememeli miyiz? Hiç yeni kıyafet almamalı, sinemaya gitmemeli, yani sosyal hayatı bırakmalı mıyız?
Singer burada okuyucuya dönüp şunu soruyor:
Bugatti’sini feda etmek istemediği için bir çocuğun ölümüne göz yummak size ahlaken yanlış geliyorsa, aynı ölçüde fedakârlık yapmaktan kaçınan biri için de aynı yargıyı uygulamalı değil misiniz?
“Başkaları Yapmıyorsa, Ben Neden Yapayım?”
En yaygın savunma şu olabilir:
“Eğer dünyadaki zenginler kendi payına düşeni yapsaydı, ben bunları yapmak zorunda kalmazdım. Yoksulluğun sorumlusu onlar; çözümü de onların olmalı”

Ancak gerçek ne yazık ki olması gerektiği gibi değil: çoğu insan bunu yapmıyor. Hükümetler de yeterli uluslararası yardımı sağlamıyor. Dünya’nın en çok uluslararası anlamda yardımını yapan Amerika Birleşik Devletleri, gayri safi yurtiçi hasılasının sadece %0.2’sini yurtdışı yardıma ayırıyor – bu, Birleşmiş Milletler’in önerdiği %0.7 hedefinin çok altında. Türkiye’de ise yapılan bağış oranı nispeten daha yüksek olsa da, döviz bazından inceleyince gerilerde kalıyor.
Dolayısıyla şu anda fazladan yapacağımız her bağış, gerçekten bir fark yaratıyor. Sırf sistem adil değil diye, elimizde hayat kurtarma imkânı varken bundan vazgeçmek ve suçu sisteme ve bu sistemden faydalananlara yüklemek ahlaki açıdan savunulabilir mi? Singer’a göre yapabileceklerimiz yerine diğerlerinin ne yapmadıklarına odaklanmak, burada konuyu değiştirmek oluyor.
Son Söz: Gerçek Bir Fark Yaratabiliriz
“Eğer başkasının hayatını kurtarabiliyorsak ve bunun bize maliyeti büyük değilse, bunu yapmamak ahlaki olarak yanlıştır.”— Peter Singer
Bugün bir adım atmak ister misiniz?
👉Aşırı yoksulluk ile mücadele eden etkili yardım kuruluşlarını sizin için burada derledik. Unutmayın En etkili yardım kuruluşları, ortalama bir kuruluştan 100 kat daha fazla hayat kurtarabiliyor. Nasıl mı? Etkili ve kanıta dayalı hayırseverlik ile.
🎯 Yapabileceğimizin çok daha fazlasını yapabiliriz.” demekle kalmayalım—birlikte harekete geçelim ve gerçek bir değişimin parçası olalım.
📥 Bültenimize abone olun -- ayda bir kez gönderdiğimiz gelişmeleri ve fırsatları kaçırmayın!
🎁 Bonus: Ücretsiz Kitap — Kurtarabileceğin Hayat
Peter Singer’ın Kurtarabileceğin Hayat kitabı, küresel yoksullukla nasıl etkili mücadele edebileceğimizi gösteriyor. Etik ve eylem dolu bu ilham verici rehbere ücretsiz ulaşmak için:

Kaynak: Peter Singer– “The Singer Solution To World Poverty”




Yorumlar