top of page

Good Food Institute - Gıda Sistemini Geleceğe Taşımak

  • Yazarın fotoğrafı: Alp
    Alp
  • 31 Mar
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 22 Eyl

Arka planda sömürü ve acı içermeyen bir "hamburger". Tamamen bitkisel ve alternatif protein.

Good Food Institute (GFI), dünyayı daha sürdürülebilir bir gıda sistemiyle buluşturmayı hedefleyen küresel bir organizasyon. Bitki bazlı ve hücre kültürü ile üretilen et, balık, yumurta ve süt ürünlerinin geliştirilmesini teşvik ederek, hayvansız ve çevre dostu alternatiflerin hem lezzetli hem de erişilebilir olmasını sağlıyor. GFI, bilimsel araştırmaları destekliyor, inovasyonu teşvik ediyor ve şirketler ile politika yapıcıları bir araya getirerek, hayvansal ürünlere sürdürülebilir alternatifler sunan bir ekosistem oluşturuyor.

Problem

Gıda sistemini yeniden düşünmenin zamanı geldi. Birleşmiş Milletler tahminlerine göre, dünya nüfusu 2050'ye kadar 10 milyara yaklaşacak. Et ve süt ürünlerine olan talebin de %70’e kadar artması bekleniyor. Bu, milyarlarca hayvanın, daha fazla gıda uğruna üretim hatlarına sürülmesi demek.

Hayvancılık, dünya sera gazı emisyonlarının %14–20’sinden sorumlu. Metan gibi güçlü sera gazları iklim değişikliği üzerinde büyük etki yapıyor. Ayrıca bu sektör, tatlı su kaynaklarının %30’unu kullanıyor ve geniş alanlar gerektiriyor; üstelik bu araziler, küresel kalori ihtiyacının yalnızca %20’sini sağlıyor. Antibiyotik kullanımı, dirençli bakteriler ve insan sağlığı üzerindeki riskler de cabası.

Ayrıca, endüstriyel çiftçilik, hayvanlarda hastalıkları önlemek ve büyümeyi hızlandırmak için aşırı antibiyotik kullanımına yol açıyor. Bu durum, antibiyotik direncinin artmasına ve insan sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturmasına sebep oluyor. Dünya Sağlık Örgütü, antibiyotik direncinin şu anda yılda 700.000 ölüme neden olduğunu ve bu sayının 2050 yılına kadar 10 milyona çıkabileceğini öngörüyor.

Hayvansal ürünleri tamamen bırakmak çoğu insan için gerçekçi bir seçenek değil; insanlar hala et ve süt ürünlerinin yaşam kalitelerini etkilediğine ve onlarsız yaşamlarına devam edemeyeceklerini düşünüyor. Bu nedenle alternatif proteinler, iklim ve sağlık krizlerine çözüm sunarken alıştığımız lezzet ve deneyimi de korumak zorunda.

Çözüm

Alternatif proteinler, bitkilerden ve hücrelerden doğrudan protein üretimi yoluyla gıda sistemimizin olumsuz etkilerini büyük ölçüde azaltabilir. Bu yenilikçi yaklaşım üç ana kategoriye ayrılıyor:

  • Bitki bazlı alternatifler: Bitkilerden elde edilen ve et, deniz ürünleri, yumurta ve süt ürünlerinin tadını ve dokusunu yakalayan ürünlerdir. Bilim insanları, etin moleküler düzeyde bileşenlerini ve tat profillerini inceleyerek, benzer özellikleri sergileyen bitkisel maddeleri belirler ve bunlardan alternatif proteinler sağlanır.

  • Hücre kültürü ile üretilen et: Hücresel düzeyde geleneksel etle aynı olan ancak iklim, çevre ve sağlık üzerindeki olumsuz etkileri çok daha düşük olan bir alternatif. Küçük bir hayvan hücresi örneğinden doğrudan kültür ortamında büyütülen et veya balık bileşenlerinden oluşur.

  • Fermantasyon: Hayvansız protein üretimi için yenilikçi yollar sunar. Mikoproteinlerden hayvansız et üretmek veya maya gibi mikroorganizmaları kullanarak hayvansal ürünlerin tat, doku ve işlevselliğini taklit eden gıdalar üretmek bu yöntemler arasındadır.

    Bitkisel ürünlerle hayvansal ürünlerin tat, doku ve işlevselliğini taklit eden gıdaların üretilmesi

Alternatif proteinler, yenilenebilir enerji ve e-mobiliteye benzer bir mantıkla hareket eder. Yenilenebilir enerji fosil yakıtları değiştiren bir teknoloji çözümü, e-mobilite ulaşımın karbon ayak izini azaltan bir çözüm olduğu gibi, alternatif proteinler de et üretiminin karbon emisyonlarını düşürmek için bir teknoloji çözümü.


Bitki bazlı, hücre temelli ve fermantasyonla üretilen proteinler sayesinde; hayvanlara zarar vermeden protein üretebilir, doğal kaynakları koruyabilir, emisyonları ciddi şekilde azaltabilir ve biyoteknolojik inovasyonla daha adil ve dirençli bir gıda sistemi inşa edebiliriz.


Gıda Sistemini Geleceğe Taşımak sadece hayvanlar için değil, gezegen ve insan sağlığı için de daha iyi bir gelecek anlamına geliyor.


bitkilerden elde edilen et, deniz ve süt ürünleri

Etki

Good Food Institute, kuruluşundan bu yana alternatif protein araştırmalarının ve eğitiminin gelişimi için önemli bir katalizör görevi üstleniyor. Dünya genelinde 20’den fazla üniversitede dersler açıldı ve Alt Protein Projesi, 70’ten fazla şubesiyle akademik ilgiyi teşvik ediyor. 2019’dan itibaren 118 projeye 21 milyon doları aşan finansman sağlayan Araştırma Hibe Programı, sektörün darboğazlarını çözmeyi ve gelecekteki yatırımları harekete geçirmeyi hedefliyor. 2022’de EIT Food’dan alınan 1,2 milyon Euro’luk fon, GFI’nin etkisini pekiştirdi.

Türkiye’de de GFI, Yeditepe Üniversitesi’nde alternatif protein araştırmalarını destekliyor. Bitkisel bazlı proteinler, hücre kültürü ile et ve fermantasyon teknolojileri üzerinde yürütülen çalışmalar, akademik ilgiyi artırıyor ve bilimsel bilgi birikimine katkıda bulunuyor.

GFI sadece finansal destek sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda politika yapıcıları ve kamuoyunu bu alana yönlendirerek iklim nötrlenmesine önemli katkılarda bulunuyor. Avrupa Birliği, 2023 itibarıyla alternatif protein araştırmalarına yönelik kamu finansmanında küresel liderlerden biri haline gelmiş ve yüz on üç milyon dolarlık bir taahhütte bulunmuştur. Küresel ölçekte bu alandaki toplam kamu finansmanı bir milyar altı yüz yetmiş milyon dolara ulaşmıştır. Almanya, Hollanda, Danimarka, İspanya ve Birleşik Krallık gibi ülkeler, inovasyon liderliği vizyonuyla önemli finansal taahhütlerde bulunmuşlardır.

GFI, böylece hem akademik araştırmaların hem de kamu ve özel sektör desteğinin birleştiği bir platform oluşturarak, alternatif proteinlerin yaygınlaşmasını ve sürdürülebilir gıda sisteminin inşasını sağlıyor.

Bu geçişin etkileri büyük olabilir. Hayvansal gıdalardan bitki bazlı ve hücre kültürlü etlere geçiş, hayvan acısını büyük ölçüde azaltmanın yanı sıra, emisyonları %92’ye kadar düşürebilir ve hayvancılığa kıyasla %90 daha az arazi kullanımı gerektirebilir. GFI'nin tahminlerine göre, alternatif proteinler 2050 yılına kadar küresel sera gazı emisyonlarını yıllık 10 ila 14 Gt CO2e azaltabilir, böylece insanlar alıştıkları gıdalardan vazgeçmek zorunda kalmadan iklim krizine katkıda bulunmamış olurlar.

Bu başarılar, GFI’nin etkisini pekiştiren ve küresel ölçekte sürdürülebilir bir gıda sisteminin inşasında kritik bir rol oynayan önemli dönüm noktaları.

Organizasyon

The Good Food Institute (GFI), 2016’da ABD’de kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu. Amacı; bitkisel bazlı, fermantasyon yöntemiyle veya hücre kültürüyle üretilen alternatif proteinleri bilimsel araştırma, politika çalışmaları ve sanayi iş birlikleri aracılığıyla geliştirerek küresel gıda sistemini daha sürdürülebilir hale getirmek.

GFI, yalnızca Amerika’da değil; Asya Pasifik (Singapore), Brezilya, Avrupa, Hindistan, İsrail gibi bölgelerde de aktif ofisleri ve bağlı kuruluşları bulunuyor. Bu sayede farklı bölgelerde hem bilimsel araştırmayı hem politika düzenlemelerini hem de özel sektör iş birliklerini yerel ihtiyaçlara göre şekillendiriyor.

GFI hakkındaki çok güzel bir diğer şey, hem hayvanlar hem de gezegen için yüksek etkili bir dernek olması. Bağımsız bir araştırma organizasyonu olan Founders Pledge tarafından hayvan savunuculuğu alanında en yüksek etkili derneklerden biri olarak gösterilirken, diğer bir güvenilir araştırma organizasyonu olan Giving Green tarafından da yüksek etkili iklim organizasyonu olarak önerilmeye devam ediliyor. Hayvanların iyiliğinin insanların ve gezegenin de iyiliği anlamına geldiğini gösteren somut ve çarpıcı bir örnek.


Yorumlar


bottom of page